27 Mayıs Gençlik Devrimi

27 mayıs

Türkiye psikolojik savaşın yoğunluğunun hızla arttığı bir süreci yaşıyor. Psikolojik savaşın hedefi, kafa karışıklığı yaratarak kitlelerin aklını bulandırmak; karşı tarafın maneviyatını zayıflatarak mücadelesini zaafa uğratmaktır. ABD Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini zaafa uğratmak için eline geçirdiği devletin bütün ideolojik aygıtları ile gerçeği ters düz etmiştir. Psikolojik savaşın yoğunluğunu hep koruduğu alanlardan ve çarpıttığı olgulardan biri ise 27 Mayıs devrimidir.

“Müflis Tüccar Eski Defterleri Karıştırır”

Neo-liberalleri ve neo-solcuları sabırla okuyoruz, en büyük zırvaları “tarihimizle yüzleşmektir”. Devrimciler için “Tarihimizle yüzleşmek” ilk bakışta cazip bir talep gibi görünmektedir. Tarihimizle yüzleşmek ve yanlışlardan dersler çıkarmak kuşkusuz devrimcilerin görevidir. Gerçekler devrimcidir! Ancak neo-liberallerin ve neo-solcuların “tarihimizle yüzleşmekten” kastettiklerinin bu olmadığını biliyoruz. “Tarihimizle yüzleşmek” yüzlerine taktıkları bir maskedir.

Çürük tahta çivi tutmaz denir. Zamanımızı bezirgânların züğürtlemelerine harcamıyoruz; bize bu yazıyı yazdıran onlara cevap vermek değildir. Rüzgâra karşı tükürdüklerini biliyoruz ve onlara rüzgâra karşı tükürenin kendi yüzüne tüküreceğini hatırlatmakla yetiniyoruz. Biz bu yazıyı, tarihimizle yüzleşelim modasından etkilenen dostlarımızın kafa karışıklığını gidermek ve psikolojik savaşın gözlere çektiği sisi aralamak için yazıyoruz.

Gericilik ileri olan her şeyin düşmanıdır. İnsanlığın belleğinden, ileri olan bütün atılımları silmek; silmenin güç olduğu tarihsel atılımları ise karalamak ister. Neo-liberallerin ve neo-solcuların “tarihimizle yüzlemek” maskelerinin altında gizledikleri gerçek, devrimci tarihimizi karalayarak, devrimci tarihimizle hesaplaşmaktır. Tarihimizle yüzleşmek maskesi Türkiye’deki psikolojik savaş propagandasının bir parçası haline gelmiştir.

“Boş Fıçı Çok Langırdar”

Neo-liberallerin ve neo-solcuların 27 Mayısa karşı yürütülen psikolojik savaş kapsamında öne sürdükleri en önemli tez; 27 Mayısın da 12 Mart ve 12 Eylül gibi bir darbe olduğudur. Bu psikolojik savaş propagandasının ciddi bir kafa karışıklığına yol açtığını söylemek yanlış olmaz. 27 Mayısın ellinci yıl dönümünde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği “27 Mayısı yapanlar bugün utanıyorlar” sözü, bir bilinç eksikliğini göstermesi bakımından da; yürütülen bu psikolojik savaş propagandasının etkisini göstermesi bakımından da anlamlıdır.

Emperyalizm çağında, tarihte gerçekleşen olayların ileri mi yoksa geri mi olduğunu anlamanın kuşkusuz birkaç yöntemi vardır. Bu yöntemlerin konumuzla alakalı olanı ise, o tarihi olayın emperyalizme karşı aldığı tavra bakmaktır. Türkiye’de gerçekleşen darbeler emperyalizm denetiminde gerçekleşmiştir. Darbelerin denklemini, emperyalizm ile ordunun üst kademesinin birleşmesi olarak tarif etmek, yanlış olmayacaktır. Amerika’nın 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin mimarlarına “bizim çocuklar” demesi ise, bu denklemin sağlamasıdır.

Her tarihsel olayın, tarihteki yerini belirleyen yaptığı işlerdir. 27 Mayısın yaptığı işlere bakıldığında, darbe denkleminin dışında olduğu görülecektir.

“Cücüğüm seni yolayım da cıvıldama”

Gericilerin 27 Mayısa saldırmaları anlamlıdır. Çünkü 27 Mayıs gericiliğin gelişimine ket vurmuş; gelişmelerini sağlayacak ortamın kurucusu ABD denetimini zayıflatmıştır. Ancak “sol” adına 27 Mayısa saldırmak, psikolojik savaş elemanlığının göstergesi değilse, cahilliktir. Saldırıları kulağımıza cücük cıvıltısı gibi cılız bir sesin yankısını bırakıyor.

27 Mayısın yaptığı işlerin başına, Türkiye’nin en büyük kitle mücadelelerinin önünü açtığı gerçeğini koymak, yerinde olacaktır. Amerikan emperyalizminin Demokrat Parti eliyle Türkiye’de kurduğu denetim, 27 Mayısın önünü açtığı kitle mücadeleleri sayesinde zayıflamıştır. 27 Mayıs DP’nin ABD ile imzaladığı gizli anlaşmaların hesabını sormuş, ordu içindeki Amerikancı generalleri hapislere atmıştır. DP’nin Kore’ye gönderdiği tugayı, ABD’nin iznini almadan geri çekmiş, özgürlükçü bir anayasa inşa etmiştir. 27 Mayısa illa darbe demek meraklısıysak; 27 Mayıs Amerikan çıkarlarına vurulan darbedir.

Neo-solcuların ve neo-liberallerin 12 Mart ve 12 Eylülle aynı kefeye koydukları 27 Mayısın anayasası, 12 Mart tarafından “topluma bol gelmekle” suçlanmış ve “bol” gelen yerler “daraltılmıştır”. 12 Mart ve 12 Eylül, 27 Mayısın açtığı kitle mücadelelerinin önünü bıçak gibi kesmiş ve ABD denetimini tekrar hâkim kılmıştır. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin bizzat 27 Mayısa ve 27 Mayısın sağladığı hürriyet ortamına karşı yapıldığı gerçeğinin, bir avuç liberal tarafından silinemeyeceğini, belirtelim. Kırk yıl yağmur yağsa, mermere geçmez!

“Ardından kırk köpek havlıyor, öylesine kurt”

27 Mayıs bir gençlik devrimidir. Milli Birlik Komitesi, “Memleket ve millet hesabına, gasbedilmiş “insan hak ve hürriyetleri”ni istemekten başka suçu olmayan yüksek tahsil gençliğinin asil ve masum heyecanını, makinalı tüfek ateşleri ile bastırmak sevdasına düşen bu kanlı eller kırılmalıydı” diyerek bu gerçeği ifade ediyor. Ve ekliyor “Milli Birlik Harekâtı, İstanbul, Ankara, İzmir yüksek tahsil gençliğinin “hak ve hürriyet” isteyen asil feveranını, Türk ordusunun bir gece baskını ile arzulanan neticeye ulaştırmıştır”.

27 Mayıs ihtilali (İhtilali yapanlar, ihtilali “zulüm ve istibdat idarelerine karşı “hak ve hürriyet” davacısı olan milletin ayaklanması” olarak ifade etmişlerdir.) DP hükümetine karşı, yükselen kitle (özellikle gençlik) mücadelesinin iktidara yükselmesidir.

Gençlik hareketinin bugün dünyanın birçok yerinde Jöntürk ismiyle anılmasını sağlayan, 100 yıldan fazla bir mücadele geleneği vardır. 27 Mayısa saldırı biraz da gençlik hareketinin başarısından duyulan korkunun dışa vurumu olarak cereyan etmektedir. AKP iktidarının en büyük baskısını gençliğe uygulamasının nedeninin, mücadele geleneğimiz olduğunu biliyoruz. Bu baskılar bizi korkutmuyor! Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz. Tarihe not düşüyoruz, diktatörler deviren gençlik hareketi AKP iktidarını da devirecektir.

Cemil Gözel
TGB genel Başkan Yardımcısı
http://www.tgb.gen.tr

Yorum yapın yada içinizi dökün rahatlayın...