ZAMAN’IN “YALAN” DEDİĞİNE FETHULLAH GÜLEN NE DİYOR?

Pazar günü Zaman Gazetesi’nin birinci sayfasında neredeyse baştan sona tek bir habere yer verildi. “Halk bu yalanlarla korkutuluyor” başlığının altında şunlar sıralandı:

Kürdistan kurulacak… Mayınlı arazilerimiz İsrail’e verilecek… Vatan yabancılara peşkeş çekilecek… Bebek katili ve lanetli PKK affedilecek… Emeklilik prim günü 7 binden 9 bine çıkacak… Ayasofya’ya haç dikilecek… Cumhuriyet yıkılacak… Anadolu Türksüzleştirilecek… Emekli maaşları yüzde 33 düşürülecek… Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak… Emekli Bağ-Kur’ludan sigorta primi kesilecek…

Zaman’a göre bunlar, “kara propaganda, hayali iddialar, akla hayale gelmeyen yalanlar”…

O manşetten iki gün sonra da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, muhalefetin Anayasa paketine ilişkin akıl almaz yalan ve iftiralar yaydığını söyleyerek, şu örnekleri verdi:

Doğu’da Kürdistan kurulacakmış. Maaşlar yüzde 33 düşürülecekmiş. Sağlık hizmetleri paralı olacakmış. Ayasofya’ya haç dikilecekmiş…

Bu “yalanların” ilk sırasında gösterilen “Kürdistan”ı, yanına Hatay-İskenderun’u da koyarak ele alacağız.

Niye Hatay? Çünkü yaptığımız “ortaklık anlaşmaları”na rağmen hala Suriye’nin haritasında… Barzani “Kürdistanı”nın denize çıkış kapısı… PKK’nın en önemli hedefi… Almanya, üzerinde sinsice ve sıkı şekilde çalışıyor… Hasılı Türkiye dışında herkesin burada bir hesabı var. Ama bize tek elden ve tek merkezden, “Hatay’ı karıştıran ve kaşıyan MHP” fotoğrafı sunuluyor!..

GÜLEN VE “KÜRDİSTAN”

Zaman, “Kürdistan” projesine “senaryo”, bu projeyi dillendirenlere “yalancı” deyip, Hatay’ı karıştıranların da MHP’liler olduğu tezini canla-başla işlediğine göre, gazetenin fiili patronu Fethullah Gülen’e müracaat edelim. Halen Gülen’in internet sitesinin ilk sayfasında, 1992 yılına ait bir video kaydına yer veriliyor. Gülen, 22 dakika 30 saniyelik bu “Sohbet-i Canan”ında, “Güneydoğu’da Cereyan Eden Hadiseler ve Yapılması Gerekenler”i anlatıyor. “Kürdistan projesi” var mıymış, yok muymuş bir de ondan dinleyelim. Diyor ki;

-Güneydoğu’daki hadisler, çığlaşmış hadiselerdir ve görenler, sezenler, bilenler için milletin büyük bir kesimini silip-süpürecek ölçüde derindir, endişe vericidir, ürperticidir…

-70, 80, 100 sene evvel, 20. asra girerken, onun son çeyreğinden başlayarak, ilk çeyreğine kadar aynı süreç yaşandı. 21. asra giriyoruz. Bu küçük ülkenin bir kesiminde yine aynı şartlar yaşanıyor, aynı türküler söyleniyor, aynı şenaatler, ayrı ifadelerle yeniden bir kere daha sergileniyor…

-Ama unuttuk biz onları veya onu görecek entelijiyansımız, bu işe akıl erdirebilecek münevverimiz, aydınımız yok… Aynı oyunlar çevriliyor. Birinci defada olan oldu, yani fitne oldu, kızıl kıyamet koptu. Fakat şimdi hazırlanan senaryolar da aynı kızıl kıyameti doğurabilecek hüviyettedir. Farkı yok, aynı şeyler var…

-Bizimkiler oyuna gelmişler. Başkaları bir oyun oynuyormuş, petrole, cevhere, ipeğe, pamuğa, üzüme, başka şeylere konacakmış. Bahaneymiş bütün bunlar. Şimdi de gelip, orda petrole cevhere konmak için… Mesele Güneydoğu’da bir Kürt devleti kurma meselesi değil, bir tampon devleti kurma meselesi bahis mevzudur…

-Onlara göre, mesele o kadar dört yanıyla mamur geliyor, bu senaryo dört yanıyla tatbik ediliyor, o kadar mükemmel oynanıyor ki, hiç kimse bir şey diyemiyor buna ve bunlar biran evvel bu tampon devleti meydana getirmek ve emellerine ulaşmak istiyorlar…

GÜLEN İSKENDERUN VE BARZANİ

Gülen’in, İskenderun ve dahi (AKP iktidarının ‘KAK’ diye hitap ettiği) kendisinin artık bölgesinde okullar, sağlık kuruluşları açtırıp, “Kürt konferansı” düzenlettiği Barzani’nin babası ile bağlantısına da bakalım.

1961’de askere giden, acemi eğitim dönemini Mamak’ta tamamlayan Gülen’e dağıtımda İskenderun çıkar. Usta er Gülen, her Cuma İskenderun Merkez Camiinde vaaz da vermektedir. Hem de askeri elbisenin üstüne cübbe giyerek. Gülen’in ifadesiyle, “Tümende kendisini arkadan koruyup, kollayanlar vardır”…

Ancak bir gün ziyaretine gelen babasını yatıracak bir otel bulamaz. Sebebi, hepsinde kadın olmasıdır. Bu durum zoruna gider ve vaazında, “Bu nasıl Müslümanlık, bu otellerin çerçevelerini indirmek lazım” der. Konuşması zaten kanunsuzken, bir de bunları söyleyince, kendisini destekleyen komutanlar zor durumda kalır. Bir vaazında, o sıralarda 2. Ordu Komutanı olan Cemal Tural’dan bir-iki kelime bahsetmesini isterler. O da gereğini, şu sözlerle yerine getirir:

Tural Paşamız milliyetçi diyorlar. Türk askeri milliyetçi olmayacak da ne olacak? Allah milliyetçilere uzun ömür versin…

Gülen, Cemal Tural, asıl önemlisi Tural’ın yakından izlediği Baba Barzani hakkında ne düşünüyordu? 2006 yılındaki anlatımıyla, kendi ağzından aktaralım:

Cemal Tural hakikaten milliyetçi görünüyordu. Barzani hareketini adım adım takip ediyordu. O günlerde, Güneydoğu’daki bazı evlerde Barzani’nin resimleri asılıydı. Barzani her an halkı ayaklandırabilir şeklinde şayia vardı. Cemal Tural’a karşı duyduğumuz alaka, biraz da Barzani’yi yakın takibe almasından dolayıydı. Şimdi durum ve tutumuza bakınca bir kere daha şu tuhaflıkların karşısında hayrete düşüyorum. Dünkü şaki bugün eller üstünde…

Gülen’in İskenderun’daki askerlik dönemine ilişkin son notumuz da şu olsun… Başına gelen bir olaydan bahsederken, “Haber merkezi bizim elimizde” diyor!..

1960’lardan, 2010’lara; Tüm projeler öyle “mükemmel” devam ediyor ki… Ama gazeteleri ve adamları dünün “şakisi”ni, bugün eller üstünde tutuyor, o projeleri “senaryo” sayıyor… Acaba artık sadece İskenderun’daki birliğin “haber merkezi” değil, neredeyse devletin tamamı kendi “ellerine” geçtiğinden mi?

Hani Gülen, “Bir an evvel bu tampon devleti meydana getirmek ve emellerine ulaşmak istiyorlar” diyor ya… ABD Genelkurmay Başkanı Mullen, Barzani “Kürdistanı”nı artık resmen de tanımamızı istemeye gelmiş olmasın?!..

CHP’YE SİLİVRİ, MHP’YE DÖRTYOL

Dikkatinizi çekmiştir; Hatay Dörtyol’daki olayları MHP’ye fatura etmek için yeniden olağanüstü bir çabaya girişildi. Çok açık ki, referandum üzeri MHP’ye bir darbe de buradan vurulmak ve Hatay hesaplarının gerçek senaristler dikkatlerden kaçırılmak isteniyor. Ama acaba bunlar, daha ileriye yönelik bazı planların habercisi de sayılabilir mi? Referandumda “evet” çıkması halinde, MHP’nin kapatılmasına gerekçe yaratma gibi!..

AKP’ye göre, CHP’nin “Ergenekon avukatlığı” zaten sabitleşmiş bir suç!.. Savcı Zekeriya Öz’ün Baykal hakkında hazırladığı fezlekenin postalanması için bile referandumun sonucunun beklendiği belli…

Yoksa MHP’ye de “Dörtyol” üzerinden varılacak ve bir taşla çok kuş mu vurulacak?!..

NOT: Hepimize en “hayırlı” bayramlar olsun dileğiyle…

Müyesser Yıldız
Odatv.com

Yorum yapın yada içinizi dökün rahatlayın...